135. Dönem Kaçakçılık İstihbarat Koordinasyon Kurulu Toplantısı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun katılımı ile ilimizde gerçekleştirildi.
Hilton Garden Inn Otel'de gerçekleştirilen toplantıya Bakan Soylu'nun yanı sıra, Valimiz Davut Gül, Tunceli Valisi Osman Kaymak, Kahramanmaraş Valisi Vahdettin Özkan, Elazığ Valisi Murat Zorluoğlu, Amasya Valisi Salih Işık, Nevşehir Valisi İlhami Aktaş, Tokat Valisi Cevdet Can, Kayseri Valisi Süleyman Kamçı, Erzincan Valisi Ali Arslantaş, Malatya Valisi Mustafa Toprak, Yozgat Valisi Kemal Yurtnaç, illerin jandarma ve emniyet müdürleri ile diğer ilgililer katıldı.
İlk bölümü basına kapalı olarak gerçekleştirilen toplantı sonrasında değerlendirmelerde bulunan Bakan Süleyman Soylu, uyuşturucuyla mücadele konusunda önemli gelişmeler yaşandığını ve terörle olduğu gibi bu konuda da mücadelenin süreceğini vurguladı.
Soylu, kaçakçılığın hem teröre finansman sağladığını hem terörün yaptığı gibi gençleri hedef aldığını hem de terörün sürdürülebilirliğini sağladığını aktararak, "Dağlarda, mağaralarda operasyonlar sırasında uyuşturucular ele geçirilmektedir. Bunların hepsi sadece ticaret için orada değildir. Bu maddeler o insanları katliam yapabilecek bir anlayışa getirmek, onları birebir canlı bombaya dönüştürebilecek hale getirebilmek için kullanılmaktadır. Yani hem parasıyla satıyorlar hem de teröristse silah ve mühimmat alıyorlar hem de kullandırıyorlar. Düşünmeyen, saldıran, beline bomba sarıp patlatan canavarlar oluşturuyorlar." diye konuştu.
Türkiye'nin teröre önem verdiği kadar uyuşturucu ve kaçakçılık meselesine de önem verdiğini vurgulayan Soylu, "Uyuşturucu konusunda devletimiz bütün birimleriyle tam bir teyakkuz halindedir. Polisimiz, jandarmamız, sahil güvenliğimiz ve devletimizin özellikle uyuşturucuyla mücadele stratejik kurumunu oluşturduğu ve görevlendirdiği bütün birimler bugün teyakkuz halindedir ve el birliğiyle de bu meselenin takipçisiyiz. Dağdaki eli silahlı terörist bizim için neyse okul önünde uyuşturucu ve hap satan torbacı da bizim için aynıdır, muamele de aynıdır. Bu muameleyi yapmak da bizim hem vatandaşlık görevimizdir hem de devletin bize yüklediği bir görevdir." ifadelerini kullandı.
Soylu, Akdeniz'de bir gemide 1 ton 71 kilogram uyuşturucu ele geçirildiğini ve bunun yakın tarihte tek seferde yapılmış en büyük operasyon olduğunu hatırlatarak, şunları kaydetti:
"Son 9 ayda 81 ilde, 23 bin 150 uyuşturucu operasyonu yapılmıştır, bu önemli bir rakamıdır. 37 bin 991 kişi gözaltına alınmış ve bunlardan da 7 bin 652 kişisi tutuklanmıştır. Bu operasyonlarda ele geçirilen uyuşturucunun piyasa değeri 1,66 milyar Türk lirasıdır. Yani eski parayla 1,66 katrilyondur. 2017'nin birinci dönemi dediğimiz ilk 4 ayında geçen yıla kıyasla yakalanan eroin yüzde 54, esrar yüzde 288, afyon yüzde 209, bonzai yüzde 32, metamfetamin yüzde 157, ekstazi yüzde 55 oranında artış göstermiştir. Esrar ve eroin gibi maddelerin yakalanmasında yüzde 234, sentetik hap ve ham maddelerin yakalanmasında da yüzde 79 oranında artışlar gerçekleşmiştir. Sadece kaçakçılık takibi kapsamında değil, terör operasyonlarında ele geçirilen uyuşturucu maddelerinde de ciddi başarılar elde edilmiştir. Diyarbakır Lice'de polis özel harekat, jandarma özel harekat, jandarma komando, kara kuvvetleri, güvenlik korucularımız ve tüm personelimizden oluşan toplam 10 bin kişinin katılımıyla bin 600 kilometrekarelik bir alanda teröristlere ve uyuşturucuya karşı operasyon gerçekleştirilmektedir. Söz konusu operasyonlarda 20 sığınakta 303 kilogram esrar, 330 bin kök kenevir bitkisi ele geçirilmiştir. Yapılan operasyonlar neticesinde yasa dışı ekim noktasında da ciddi azalma meydana geldiği belirlenmiştir. Yaşa dışı haşhaş ekiminde yüzde 98, kök kenevir ekimindeyse yüzde 18 azalış olmuştur. Yani deyim yerindeyse bu işin mutfağına da el atılmıştır. Yasa dışı ekim konusunda 2016'nın ilk 4 ayı ile 2017'nin ilk 4 ayını kıyasladığımızda uyuşturucu yakalamalarının yüzde 47, şüpheli sayısının ise yüzde 84 artış gösterdiğini görüyoruz."
"Bingöl ve Diyarbakır kırsalı ile Hani, Kocaköy de gerçekleştirilen operasyonlarda bir gerçeği gördük" diyen Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özellikle kışın terör operasyonlarımızın yoğunluğu ve bir taraftan yol kontrollerimiz, bir taraftan sürekli ortaya koyduğumuz asayiş operasyonları, bir taraftan özellikle güvenlik güçlerimizin alana yayılma stratejisiyle ortaya koymuş olduğumuz, yani bir taraftan alanı kaplama ama diğer taraftan barınak ve sığınakları ele geçirme konusunda teröristlere göz yumdurmayan bu anlayışımızla birlikte özellikle bu ekim alanlarında ciddi daralmalar meydana geldi. Sevindirici bir haber var. Geçen yıl 5 milyon kök kenevir aynı alanlarda toplanıyordu. Şimdi operasyonumuzun hemen hemen belli bir noktasındayız şu ana kadar 330 - 350 bin civarında bir kök kenevir elde edildi. Diğer alanlarda buğday ekiliyor. Yani geçen yıl kenevir ekilen alanlarda bu yıl buğday ekiliyor. Demek ki bu konuda ortaya koyduğumuz strateji, güvenlik kuvvetlerimizin ısrarı ve hep beraber yönettiğimiz bu süreç aslında sabırla beraber bizi istediğimiz sonuçlara ulaştırıyor. Aynı dönem için göçmen kaçakçılığında olay sayısı açısından yüzde 28 azalma görülürken, yakalanan göçmen sayısında da yüzde 71 azalma gözlenmiştir. Şunu çok net söyleyeyim, çıkarttığımız kanun hükmünde kararnamelerin de ciddi şekilde etkisi var. Özellikle sınırlardan toplu geçişlerde, kaçışlarda nerdeyse eskiden otobüsle gelenler şimdi mallarına müsadere yetkisiyle el koyduğumuz için bu sefer 'acaba kaçak nasıl geçeriz?' telaşı içerisindeler. Onlar her adımı atmaya çalışıyorlar, biz de her adımla beraber onları bir şekilde kuşatmaya ve bu kanunsuz eylemlerini engellemeye çalışıyoruz. Özellikle Ege Denizi civarında gerçekleştirilmiş operasyonlar da takdire layıktır. 2016 ve 2015'te 3 bin 600'ün üzerinde kaçak göçmen söz konusuyken, bir günde bu rakam 9 bin 800'lü rakamlara ulaşmışken bugün ortalaması 46-47'den gidiyoruz. Yaz münasebetiyle 60'lı rakamlara çıkmış durumda ama ifade etmek istiyorum ki bu rakam geldiğimiz an itibariyle bakılırsa çok önemli tedbirlerin başarıyla beraber gerçekleştiği bir rakamdır."
Soylu, üzüldükleri açık bir nokta olduğuna da dikkati çekerek, "Biz Avrupa Birliği ile bu konuda yapmış olduğumuz mutabakata tam anlamıyla ve onların beklentisinden üstün bir şekilde uyduk ve gereğini yerine getiriyoruz. Ama maalesef Avrupa Birliği bu konuda verdiği hiçbir sözü bugüne kadar yerine getirmemiş bir anlayışı ortaya koymaktadır. Getireceğiz diye söylüyorlar, bu konuda bekliyoruz. 2017'nin ilk dört ayında yakalanan kaçak göçmen sayısı 16 bin 586, yakalanan organizatör sayısı da bin 240 olmuştur ve bu organizatörlerin büyük bir bölümünün de tutuklandı. Yüksek para cezaları kesiyoruz, taşıdıkları yolcu başı, kaçırdıkları kaçak göçmen başı ciddi şekilde para cezaları kesiyoruz. Buna aynı şekilde devam etmeliyiz. Bu da çok önemli bir caydırıcılık etkisi var." açıklamasında bulundu.
Uyuşturucu ile ilgili yol haritalarını belirlediklerini kaydeden Soylu, "Okul çevrelerindeki uyuşturucu satıcıları ile ilgili kıymetli valilerimize büyük görevler düşüyor. İlinizde bu işin birinci derecede sorumlusu sizlersiniz. Emniyet müdürlerimiz, jandarma komutanlarımız, belediye başkanlarımız uyuşturucu seferberliği kayramı ile hareket etmeli. Ter türlü kaçakçılığa önemli tedbirlerle engel olacağız. Bunlar Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıdır. Bu toplumsal bir seferberliktir. Uyuşturucu ne dinimize, ne medeniyetimize uyuyor. Bu dünyanın başımıza sarmak istediği bir beladır. Yaz dönemini uyuşturucu ile mücadele ile geçirmeliyiz. Okullar açılmadan tüm stratejimizi belirlemeliyiz. Okullar açıldığında okul çevresinde uyuşturucu satıcısı ve çocuklarımıza musallat olmuş bir kişi görmek istemiyoruz. Uyuşturucu satıcısı gördüğünüz zaman acımayacaksınız. Sorumluluğu bizim üzerimizdedir, bu kadar basit, acımayacaksınız. Rutinden de çıkacağız, rutin bizim en büyük düşmanımızdır, bu kadar açık ve net. Rutinle beraber bu işler çözülmez ve bitmez. Normal uğraşlarla, mücadelelerle bu işler bitmez. Türkiye'yi hem bir transit ülke, geçiş ülkesi olarak değerlendiriyorlar hem bir hedef ülke olarak değerlendiriyorlar. Bu, şu demektir; bizim diğer ülkelerden katbekat daha fazla bir mücadele ortaya koyma kabiliyetimiz ve kapasitemiz olması gerekir. Biz, bunu başaracağımıza inanıyoruz ve bu konuda büyük bir mücadele ortaya koyacağımıza da inanıyoruz. Bu elbette ki hem insanlarımızın sağlığı açısından hem de ülkemize özellikle kaçakçılık ve uyuşturucu üzerinden gerçekleştirdikleri saldırıyı engelleme açısından önemli bir adım olarak hep beraber telaki ettiğimize inanıyorum." dedi.
Rutin uygulamalarla uyuşturucudan ve kaçakçılıktan kurtulamayacaklarını belirten Soylu, "Rutin bizim en büyük düşmanımızdır. Bu kadar açık ve net. Rutinle beraber bu işler çözülmez ve bitmez. Yani normal uğraşlarla, normal mücadelelerle bu işler bitmez. Uyuşturucu dağıtımıyla ilgili önemli bir konu olan kargo yoluyla kaçakçılığın önüne geçmek için tedbirler alıyoruz. Bu toplantıda arkadaşlarımız bunu da değerlendirdiler. Şeytanın aklına gelmeyen yöntemler maalesef uyuşturucuyu doğrudan kargoya veriyorlar ve haliyle kargo firmasında da bir polis denetimi olmadığı için uyuşturucuları bu şekilde yerlerine ulaştırmaya çalışıyorlar. Bu amaçla kargo dağıtım şirketlerinin bölge merkezlerine, hava yolu şirketlerinin kargo merkezlerine gerek x-ray cihazı konulması gerekse Ulaştırma Bakanlığı'mız ile yapmış olduğumuz ve önümüzdeki günlerde gerçekleştireceğimiz kanun ve düzenlemelerinde bu konularda önemli tedbirler alabileceğini ve sonuçları bize ulaştırabileceğini düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.
Özellikle şehirlerdeki ve yerleşim yerlerindeki metruk binaların uyuşturucu ticareti ve kullanımı için uygun ortam sağladığına işaret eden Bakan Soylu, bu konuda da valilerin ellerindeki gerekli yetkiyi kullanmalarını istedi.
Soylu, suçla mücadelenin topyekün gerçekleştirilebilecek bir iş olduğunu vurgulayarak, herkesin bu işte bir görev üstlenmesini istedi.
Bu milletin bütün değerlerini zayıflatmaya çalışanlara karşı el birliği içerisinde tutkun olunması gerektiğine değinen Soylu, vatandaşlardan gördüğü bir kaçakçıyı, uyuşturucu satıcısını veya bir insan tacirini mutlaka ihbar etmesini istedi.
Bakan soylu, uyuşturucuyla mücadele elçileri oluşturulmasını önererek, bu elçiler vasıtasıyla da meselenin sürekli canlı tutulacağını ve başarı sağlanabileceğini kaydetti.